Tahliye taahhüdünün geçerlilik şartlarına önceki yazımızda değinmiştik. Buna göre geçerli bir tahliye taahhütnamesinden söz edilebilmesi için taahhütname yazılı olmalı ve bizzat kiracı tarafından yapılmalı, taşınmazın tahliye edileceği tarih belirtilmeli, taahhüt kiralananın tesliminden sonra verilmeli ve kiraya veren taahhüt edilen tarihten başlayarak bir ay içinde icra veya dava yoluna başvurmalıdır.
Tahliye taahhütnamesinde eşin rızası aranır mı?
Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 194/1:
"Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz."
Madde'den açıkça anlaşılacağı üzere kira konusu taşınmaz "aile konutu" ise kira sözleşmesinin tarafı olmayan eşin muvafakatı tahliye taahhüdünün geçerlilik şartlarından biri olarak gündeme gelecektir.
Benzer düzenleme Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 349/1'de de karşımıza çıkmaktadır:
"Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı, eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemez."
"Aile konutu" nedir?
Aile konutu kavramı, TMK 194/1'in yasal gerekçesinde, "eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alan" olarak tanımlanmıştır.
Maddi olduğu kadar manevi bir önem atfedilen aile konutuna dair eşlerin tek başına hukuki işlemlerde bulunması, diğer eşin zararına yol açabileceğinden, eşlerin aile konutu üzerindeki tasarruf yetkileri yasayla sınırlandırılmıştır.
Bir taşınmazın aile konutu sayılabilmesi için tapu kütüğünde "aile konutu" olarak özgülenmesi yani söz konusu taşınmazın tapu kütüğündeki ilgili bölümüne "aile konutu şerhi" konulması gerekir.
"Aile konutu şerhi" nasıl konulur?
Eşlerden herhangi biri, diğer eşin rızası bulunmaksızın ve her zaman, evlilik cüzdanı ve taşınmazın bulunduğu mahalle muhtarlığından alacağı "aile konutu belgesi" ile yine taşınmazın bulunduğu yerin tapu müdürlüğüne başvurarak eşlerin müşterek yaşantısını sürdürdükleri konuta aile konutu şerhi konulmasını sağlayabilir.
Taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmadığı durumlarda zarara uğrayan eşin aile konutunun tespitine yönelik bir dava açması da ayrıca mümkündür. Konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.10.2005 tarihli kararında şöyle denilmiştir:
"... şikayetçinin bu yerin "aile konutu" olduğunun tespitine yönelik olarak açılmış bir davasının ve aile mahkemesince yapılmış bir belirlemenin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, sonucuna göre gerektiğinde şikayetçiye tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunu ispata yönelik olarak aile mahkemesine dava açma yetkisi ve olanağı verilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir."
Kiralanan taşınmazlarda, gerekli görülmesi halinde, bu hususun kira sözleşmesi kurulurken kiraya verene bildirilerek taşınmazın aile konutu olarak özgülenmesi ileride doğabilecek hak kayıpları ve dava süreçlerinin önüne geçecektir.
Comments