Kiraya verenin ve/veya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin konut ya da işyeri gereksinimi nedeniyle tahliye, Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 350'de düzenlenmiştir.
Hükme göre kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi nedeniyle kullanma ihtiyacı bulunan kiraya veren;
- belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda,
- belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde
açacağı dava ile sona erdirebilir.
Tahliye davasının tam olarak kimlerin ihtiyacı sebebiyle açılabileceği, ihtiyacın gerçek, samimi, zorunlu olup olmadığı ve yargılama süresince devam edip etmediği, hangi sürelere uyulması gerektiği gibi konular yargılamanın seyri açısından önem arz eder:
Yargıtay, “bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler” ifadesini Türk Medeni Kanunu'nun "nafaka yükümlüleri" başlıklı 364. Maddesi kapsamında değerlendirir.
TMK 364 - "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.
Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır."
"... İhtiyaçlı olarak gösterilen ...'nın TMK’nın 364. Maddesi uyarınca davacının bakmakla yükümlü kişi olup olmadığı” Yargıtay 3. HD. 2017/6004 E., 2017/14176 K.
Dolayısıyla kiraya verenin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu dışında; ilgili şartları barındırması halinde kardeşinin gereksinimi nedeniyle de TBK 350'deki haklarını kullanabileceği konusunda şüphe bulunmamaktadır.
Madde kapsamındaki gereksinimin gerçek, samimi, zorunlu ve güncel olduğunun kanıtlanması gerekir.
Gerek konut gerekse işyeri gereksinimi sebebiyle açılan tahliye davalarında söz konusu ihtiyacın her bir somut olay için gerçek, samimi, zorunlu ve güncel olup olmadığı incelenmekte ve davanın kabul edilebilmesi için bu hususların tamamının kanıtlanması gerekmektedir:
"İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir." Yargıtay 3. HD 2019/4504 E., 2019/9283 K.
Tahliye davası Kanun’da belirtilen sürede açılmalıdır.
Kanunda belirtilen süreler hak düşürücü süre niteliğindedir ve davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı davalının itirazı olup olmadığına bakılmaksızın mahkeme tarafından dikkate alınır.
"6098 sayılı TBK’nun 350/1. maddesi hükmüne göre ihtiyaç iddiasına dayalı olarak açılacak tahliye davalarının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. TBK’nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren, daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse dava, bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabilir. Dava açma süresi kamu düzenine ilişkin olup, davalı ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir." Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/8924 E., 2018/1578 K.
Comments