Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 444/1:
"Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir."
İşçinin işverene karşı iş sözleşmesi devam ederken rekabet etmemesi, kendi hesabına rakip bir işletme açmaması, başka bir rakip işletmede çalışmaması veya rakip işletmeyle herhangi bir menfaat ilişkisine girmemesi; işçinin, iş sözleşmesinden doğan "sadakat borcu"nun ve TMK 2'de düzenlenen dürüstlük kuralının bir gereğidir.
Nitekim İş Kanunu (İK) m. 25/2-e'de "İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması", işverenin haklı nedenle derhal fesih sebepleri arasında sayılmıştır.
İşçinin, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverene karşı belirli bir süre daha bu borçları üstlenmesi ancak "rekabet yasağı (veya 'rekabet etmeme') sözleşmesi"nin yazılı varlığıyla mümkündür. Dolayısıyla rekabet yasağı sözleşmesinin hüküm ve sonuçları iş sözleşmesinin sona ermesiyle doğar. Bu sözleşme, iş sözleşmesinden ayrı bir sözleşme olarak imzalanabileceği gibi iş sözleşmesine geçerli bir rekabet etme yasağı kaydı konmasıyla da gerçekleşebilir.
Maddeden anlaşılacağı üzere rekabet yasağından söz edilebilmesi için öncelikle işçinin fiil ehliyetine sahip olması yani ergin ve ayırt etme gücünü haiz olup kısıtlı olmaması gerekir. Fiil ehliyeti bulunmayan işçi adına vasi eliyle rekabet etme yasağı sözleşmesi yapılamaz.
TBK 444/2 uyarınca rekabet yasağı kaydının konabilmesi için işçinin yaptığı iş gereği işverenin, müşteri çevresi, üretim sırları ve yaptığı işlerden en az birine vakıf olması yani o işyerinde çalıştığı pozisyonun işçiye bu hususlarda bilgi edinme imkanı sunması, aynı zamanda işçinin bu bilgileri kullanmasının işvereni önemli bir zarara uğratacak nitelikte olması yani işverenin korunmaya değer bir menfaatinin bulunması gerekir.
Basın İş Kanunu m. 13/2'e göre gazeteci ile işvereni arasında yapılan rekabet etmeme sözleşmeleri geçersizdir.
Rekabet yasağı nasıl sınırlandırılır?
TBK 445/1 uyarınca rekabet yasağının süresi en fazla iki yıldır ve işverenin faaliyet çevresi dışında rekabet yasağı kaydı konamaz. Örneğin İzmir ve Aydın'da faaliyet gösteren bir şirkette çalışan işçinin iş sözleşmesine Antalya'yı da kapsayacak şekilde rekabet yasağı kaydı konamaz. Aksi takdirde kişinin "çalışma hakkı"nın engellendiği ve ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı biçimde tehlikeye düşürüldüğü kabul edilir.
"... Somut olayda, rekabet yasağına ilişkin sözleşme maddesine bakıldığında, işçi için getirilen sınırlama, tarım makineleri üretim, satış ve pazarlanması ve benzeri konularda Türkiye sınırları dahilinde faaliyet gösteren herhangi bir şirkette 1 yıl süreyle haksız rekabet yaratacak çalışmalarda bulunulmaması şeklindedir. Söz konusu düzenleme Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olup, tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek her hangi bir düzenleme yapmalarının mümkün bulunmaması nedeniyle geçersizdir. Bu durumda mahkemece, rekabet yasağına dair sözleşme maddesinin geçersiz olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü ile davalı işçi aleyhine cezai şarta hükmedilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir." Yargıtay 11. HD., 2019/2050 E. 2020/5916 K. 16.12.2020 T.
Hükmün devamında, "işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez" denilerek rekabet yasağına konu bakımından da bir sınırlama getirilmiştir. Yasağın konusu işverenin faaliyet alanını tümüyle kapsamamalı, işçinin o işyerinde üstlendiği işle sınırlı olmalıdır.
İşveren, kural olarak rekabet etmekten kaçındığı dönem için işçiye karşı herhangi bir edimde bulunmak zorunda olmasa da bu konu sözleşmede düzenlenebilir.
TBK 445/2'de "Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir." denilerek rekabet yasağının sınırlandırılmasında hakime takdir yetkisi de verilmiştir. 1475 sayılı -eski- İş Kanunu döneminde iki yıllık süre aşılmış ya da yer bakımından kapsam çok geniş tutulmuşsa rekabet yasağı kaydı geçersiz sayılıyorken bu düzenlemeyle hakime somut olayın koşulları ve karşı edimi dikkate alarak rekabet yasağını "uyarlama" yetkisi tanınmıştır. Bu husus uygulamada yasağın, davaya konu edildiği takdirde hakim tarafından zaten uyarlanarak sınırlandırılabileceği düşüncesiyle alabildiğine geniş kapsamlı yazılması ihtimalini doğurmuştur.
Hakimin rekabet yasağını sınırlandırma yetkisinden, işverenin işi ile işçinin ekonomik geleceğinin değerlendirilerek ikisi arasındaki menfaat dengesinin sağlanması anlaşılmalıdır.
Rekabet yasağına aykırılığın sonuçları nelerdir?
Rekabet yasağına aykırılığın sonuçları, TBK 446/1'de belirtilmiştir:
"Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür."
Rekabet yasağı kayıtlarına cezai şart da eşlik edilebilmektedir. Cezai şartın ödenmesi için zararın oluşmasına gerek olmayıp işçinin yasağa aykırı davranması yeterlidir.
TBK 446/2'de ise işçinin cezai şartı ödeyerek rekabet etmeme borcundan kurtulabileceği düzenlenmiştir. Cezai şartta yazan miktardan daha fazla bir zararın varlığı halinde işveren, zararın varlığını kanıtlamak suretiyle, ayrıca bu zarar için tazminat talebinde bulunabilir.
Rekabet yasağı nasıl sona erer?
TBK 447:
"Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer.
Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer."
Bu noktada iş sözleşmesinin sona erme biçimi önem arz eder. Madde'nin ikinci fıkrasından anlaşılacağı üzere;
İşveren haklı bir sebep olmaksızın işçinin iş sözleşmesini feshederse işçi rekabet yasağıyla bağlı kalmaz.
İşçi işverene yüklenebilen haklı bir sebeple iş sözleşmesini feshederse rekabet yasağıyla bağlı kalmaz.
Ancak işçi haklı bir sebep olmaksızın istifa etmişse rekabet yasağıyla bağlıdır.
İkale anlaşmasıyla yani işçi ile işverenin karşılıklı anlaşmasıyla sona eren iş sözleşmelerinde rekabet yasağına ilişkin mevcut kaydın devam edeceği açıkça belirtilmişse ya da belirli süreli iş sözleşmelerinin sona ermesi halinde rekabet yasağı devam eder.
Birinci fıkrada sözü edilen "işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığının belirlenmesi"ne örnek olarak işverenin faaliyet alanını değiştirmesi veya işçinin işiyle alakalı daha önce sır addedilebilecek bilgilerin zamanla herkesçe bilinir hale gelmesi verilebilir.
Rekabet yasağında görevli mahkeme hangisidir?
Rekabet yasağına ilişkin davalarda Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 4'e göre ticaret mahkemeleri görevlidir ancak bu düzenleme İş Mahkemeleri Kanunu m. 5'te iş mahkemelerine atfedilen "5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına..." ilişkin dava ve işlere bakma göreviyle çeliştiğinden konu tartışmalıdır ve uygulamada karışıklığa yol açabilmektedir.
Yargıtay'ın görüşü genel olarak iş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcuna uymamasına ilişkin davalarda iş mahkemesinin, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işçinin rekabet yasağına uymamasına ilişkin davalarda ise ticaret mahkemesinin görevli olduğu şeklindedir:
"... İş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava niteliği itibariyle 818 Sayılı BK'nun 348. maddesi kapsamına girmekle ve bu kapsamdaki davalar TTK'nun 4/1-3 maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir." Yargıtay HGK 2011/781 E., 2012/109 K. 29.02.2012 T.
Son olarak, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 01.06.2021 tarihli kararında;
"... İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır. ... Türk Borçlar Kanunu'nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır. ..." denilerek görevli mahkemenin belirlenmesinde somut olayın özelliklerinin dikkate alınması gerektiği ortaya konmaktadır.
Comments